HAKKIMDA

GÖKÇEADA, EGE 'de bir yer, Türkiye
Kırkından sonra önceliklerini yeniden belirleyerek, sevgiyi, iyiliği, huzuru ve güzellikleri seçen, mutlu, umutlu, çok seven ve çok sevilen bir boğa kadını... Dünyadaki yerini bilen, yaşananları ve yaşamayı istediklerini unutmamaya ve unutturmamaya kararlı inatçı bir boğa kadını...

GÖKÇEADA

GÖKÇEADA
En güzel dostlukların, denizin ve rüzgarın adası

30 Aralık 2011 Cuma

2012'DE TÜM DİLEKLERİNİZ GERÇEK OLSUN!

‎2012'DE HER ŞEYİNİZ YETERLİ OLSUN, 

TÜM DİLEKLERİNİZ GERÇEK OLSUN!

MUTLU YILLAR!

Bizi ayakta tutacak, güzelliklerle dolu bir yaşam diliyorum.

Aydınlık bir bakış açısına sahip olmamızı sağlayacak, sonsuz neşe diliyorum.

Karanlığımızı aydınlatacak kadar güneş, güneşi daha çok sevdirecek kadar yağmurlar diliyorum.

Ruhumuzu canlı tutacak ve doyuracak, mutluluklar ve sevgiler diliyorum.

Yaşamdaki en küçük zevkleri bile daha büyük algılamamızı sağlayacak, dostluklar / birliktelikler diliyorum.

İsteklerinizi tatmin edecek ve gölünüzden geçenleri gerçekleştirecek, bol kazançlar diliyorum.

Sahip olduğumuz her şeyi taktir etmemize yetecek kadar az kayıp diliyorum.

Son 'Elveda'yı atlatmanıza yetecek kadar çok 'Merhaba' diliyorum...

HEPİMİZE DAHA İYİ  VE YEPYENİ BİR YIL DİLİYORUM...

19 Aralık 2011 Pazartesi

BİRİCİK ERGEN KIZIMA…


Kızım ergenliğe adım attı ve bunun sancılarını yaşıyoruz bir süredir. Her anne gibi, bende öğrendim; bir ergenle hayat, elbette ki çok zor. New York Times Square’deki şu reklam panosu, bu duyguların, anneliğin, ne kadar evrensel olduğunu gösterdi bana bir kere daha…Hayır, şakası bile hoş değil tabii ki. O benim biricik ergen kızım ve onu çok seviyorum!
Annelik Evrenseldir!
Gözlerimi kapatıp, 16 yaşımı hatırladım: hayatımın en harika, coşkulu, heyecan dolu, tutkulu, ama aynı zamanda da en kaygılı, huzursuz ve depresif dönemlerinden biri olduğunu anımsamakta zorlanmadım. Kızımın ve annesi olarak benim de, böylesi zor bir dönemi olabildiğince rahat atlatmasını; onun sağlıklı, mutlu bir genç kız ve kadın olmasını, herşeyden daha çok istiyorum. Onun artık, farklı ve kendine özgü bir birey olduğunu kabullenip, tutumlarımda ve onunla iletişim kurma tarzımda belirli değişiklikler yaparak, bu dönemi sakin ve huzurlu bir biçimde, onunla birlikte yaşamak ve atlatmak istiyorum. Buna çok çaba harcıyorum.

Öte yandan, hayatımın bu evresinde, ben de çok zor ve değişik bir dönem geçiriyorum. Hayatımın hiç bir döneminde, bu kadar kaygılı, huzursuz, depresif ve güvensiz olmamıştım inan. Belki de, kaldırabileceğimden fazlası geldi başıma. Belki de, göründüğüm kadar güçlü değilim… Biliyorum, “Ölenle ölünmüyor; gidenle gidilmiyor. Hayat devam ediyor! “Yaşananların vardır bir sebebi ve hikmeti… Kabullenmek ve ilerlemek lazım.” Eskisi gibi yüzü gülen, gözleri ışıldayan ve enerji dolu bir şekilde, yaşadığı andan zevk alan bir insan olmak istiyorum. Yaşamımda ortaya çıkan zorlukları, karamsarlık kaynağı yapmadan, kimseyi suçlamadan; aksine bu zorlukları yenmesini öğrenerek, daha güçlü bir insan olmaya çabalıyorum. Halimden şikayet etmiyorum, hamdolsun bugünüme! Ama daha yolum var biliyorum, içim acıyor hala… Ama inan, çabalıyorum. 

Bu duygular içinde, kızımla dolaşmaya çıktım sitede. Amacım, onunla konuşmak ve içimdekileri ona açmaktı:
“Sen benim tek evladım, biricik kızımsın!” dedim. “Seni o kadar çok seviyorum ki, senin için her şeyi yaparım, bunu biliyorsun değil mi? İyi bir anne olmak istiyorum. Seni ne kadar çok sevdiğimi her zaman bilmeni ve bunu yüreğinde hissetmeni istiyorum. Kim senin canını yakarsa veya incitirse yanında olmak, acını hafifletmek ve seni iyileştirmek için, herşeyi yaparım. Bunu gerçekleştirmek için, duygularını ve hissettiklerini benimle paylaşmanı çok isterim. Sevinçlerini, üzüntülerini, kaygılarını ve şüphelerini bilmek ve dinlemek isterim. İyi bir dinleyici ve sırdaşımdır; dostlarım öyle söylerler. Eğer istersen, yardım da ederim, elimden gelenin en iyisiyle… Hatta daha da zorlar, elimden gelemeyen için, yardım bile alırım... Her ne yaşarsan yaşa, ilk bana gel isterim. Bana o kadar güven ve sen de beni, o kadar sev ki; her zaman yanında olacağımı ve seni herkesten ve herşeyden korumaya çalışacağımı unutma…

Nasıl iyi bir anne olunur bilmiyorum, ama öğrenmek ve olmak istiyorum. Herkes çocuğunu çok sever ve onun iyiliğini ister, bilirim. Ama ben bunu sana söylemek ve benden bir daha duymanı istedim. Bana güven! Ben sana güveniyor ve çok değer veriyorum. Her ne olursa olsun, her ne yaşarsan yaşa, yanında olacağımı bil isterim.

Biliyorum, sevmiyorsun çok konuşmayı ve anlatmayı ama, sana nasıl ulaşacağımı söyle bana. Hep kendine yeten ve sorunlarını kendin çözen bir çocuktun.  Bunun için, seni daha da çok sevdim ve saygı duydum sana. Yürümeye başladığında kabullendim, benden ayrı bir birey olduğunu. Her attığın adımla, her gün aramıza yeni mesafeler gireceğini anladım ve kabul ettim. Bu başta okul ve arkadaşlar, sonra sevgililer, sonra da yeni bir şehir ya da ülke olacaktı, bildim… Annemin de dediği gibi, “Kapının dışı gurbet!”… Ama seni korumak için, hep yanında veya arkanda oldum, bazen sen görmesen ve bilmesen de… Dualarım hep seninle ve hep öyle olacak…

Biliyorum, sen büyüdükçe, bizler küçülüyoruz gözünde; bilgilerimiz, düşüncelerimiz, değerlerimiz ve yargılarımız sana saçma ve yetersiz geliyor. Doğanın kanunu bu! Küçükken taptığın ebeveynin, bir süre sonra, yetmez sana. Onların da birer insan olduğunu anladığında; hatalarını, korkularını, başarısızlıklarını ve zaaflarını gördükçe, gittikçe küçülürler gözünde ve söz biter, büyür mesafeler… Ama daha önümüzde koca bir dört yılımız var ve ben sana doymak istiyorum! Seninle olabildiğince çok şey paylaşmak ve anılar bırakmak istiyorum birlikte yaşanacak ve güzel hatırlanacak…”dedim ve bekledim.

Dinledi beni sessizce, ben konuşurken, gözleri hep önünde. Ve sonunda söyledi, aklındaki ve yüreğindekileri… Onu hep kontrol ettiğimi, onun seçimlerine ve hayatına müdahale ettiğimi, yaptıramadıklarım için de babasına şikayet ettiğimi düşünüyor ve böyle hissediyor. Bunun doğru olmadığını, özellikle son yıllarda “mahremiyetine ve özeline” çok saygı duyduğumu, duygu ve düşüncelerine önem verdiğimi, anlattım kendisine. Kendimi olabildiğince esnetip, ona mümkün olan en geniş düzeyde, insiyatif ve özgürlük alanını tanıdığımı, söyledim. Bazen canımı çok acıttsa da, benden istemeden, ona bir şey söylemediğimi, müdahale etmediğimi anlattım, özenle. “Bazen evde iki yabancı gibiyiz, öyle hissediyorum, canım çok yanıyor böyle anlarda”, dedim.  “Benim için en önemlisi sensin. Mutluluğun ve sağlığın önceliğim; bunlara gelebilecek herşeyi engellemek için çalışırım ama, seni kimseye ispiyonlamam, seninle kendim konuşurum.” dedim. İnanmadı bana; inanmıyor kızım … Ve bu yüzden bana güvenmiyor ve açmıyor kendini, anladım. 

Biliyorum ki, bir yandan yaşam labirentinde kaybolmadan yolunu bulmaya çalışırken, diğer yandan da bağımsızlığını ve bireyselliğini kazanma mücadelesi veriyorsun. Seni bunun için desteklerim. Ama, sağlıklı ve mutlu bir kişilik oluşturman için, seni çok seven annen olarak, gerektiğinde yapıcı eleştirilerde bulunmaya devam edeceğimi bil. Şimdi kabul etmesen de, benim sana sunduğum doğrular, zamanla yerine oturacaktır, inanıyorum.

Allahım yardım et, ne olur ! Doğruyu bulmama ve kızım için en iyisini yapmama, onun güvenini ve sevgisini kazanmama yardım et !

Kızım, düşünce ve duygularımı açıkça yazmak istedim tekrar sana. Belki de bazen, ifade etmekte başarılı olamıyorum. Annen olarak, hassasiyetlerimi, beklentilerimi ve sınırlarımı bil istedim. Dilerim, ileride bunu birlikte okur ve tebessümle anarız bugünleri…  
Hep gülsün güzel yüzün... Hep yanındayım kızım!
İçimden geçenleri en iyi, geçenlerde okuduğum ve etkilendiğim aşağıdaki alıntı şiir anlatıyor sanki:

KIZIMA…
Hayat çok zor.
Yaşamak çok zor.
Ağlatmasınlar seni, izin verme,
Ezdirme kendini, incinme,
Eğme kimseye başını,
Yürü hep emin adımlarla, ileri
Güzel, iyi, mutlu yarınlara
Mutlu ol kızım!

Canım, ciğerim, yaşama sebebim!
Güzel günler, hep senin olsun,
İçin, hep neşeyle dolsun,
Yüzünde gülücük eksik olmasın.
Zulümden, acıdan, kederden uzak,
Endişesiz, sıkıntısız, bir hayat senin olsun.
Mutluluk senin, gülmek senin
Allah seninle olsun...

Ne zaman yüreğin yanar,
Ne zaman dizin kanar,
Ne zaman seni biri boşluğa iter,
Ne zaman sarılacak bir yelek arar,
Ne zaman yaslanacak bir yer istersen,
Ben orda
Yanında
Arkanda
Başında
Kalbinde
İçinde
Yüreğinde
Sana sımsıkı sarılıp
Tüm zorluklara göğüs germene yardımcı olacağım.

SENİ ÇOK SEVİYORUM KIZIM...

Son söz: Evlat sahibi olmak, dünyada hep var olacağını, hiç yaşlanmayacağını düşündürür insana; senden sonraya en değerli varlığını bırakarak, ölümsüzlük duygusuna en yakın hissi yakalarsın… Ve bu sebeple en iyisini ve doğrusunu yapmak istersin.
Ebeveynini yitirmek ise, her zaman yaşayacağın hayalini yitirmene sebep olur; faniliğinin ve güçsüzlüğünün farkına varırsın. Kafan karışır ve çocukluğunu yitirirsin. Senin yaşam enerjin, heyecanın, coşkun ve hayallerin o iç çocuktadır, halbuki!