HAKKIMDA

GÖKÇEADA, EGE 'de bir yer, Türkiye
Kırkından sonra önceliklerini yeniden belirleyerek, sevgiyi, iyiliği, huzuru ve güzellikleri seçen, mutlu, umutlu, çok seven ve çok sevilen bir boğa kadını... Dünyadaki yerini bilen, yaşananları ve yaşamayı istediklerini unutmamaya ve unutturmamaya kararlı inatçı bir boğa kadını...

GÖKÇEADA

GÖKÇEADA
En güzel dostlukların, denizin ve rüzgarın adası

30 Ekim 2012 Salı

SENİ SEVİYORUM KIZIM VE YENİDEN BAŞLAMAK İSTİYORUM


Cevabın “Evet” ise, inan çok sevindim. Bil ki konuşmak için yeni bir tarz yaratmaya çalışıyorum. Bundan böyle kelime dağarcığımdan seni kötü şekilde eleştiren, kıran, üzen, sert veya olumsuz sözcükleri yok etmek istiyorum. Sana kötü şeyler söylemek istemiyorum. Seni anlamak istiyorum. Çünkü seni seviyorum ve yeniden başlamak istiyorum. Aynı zamanda senin de benim duygu ve düşüncelerimi anlamanı istiyorum.

Sana neden böyle hissettiğimi ve davrandığımı açıklayayım ister misin? Ebeveynler olarak tutumlarımızdan biz sorumluyuz, biliyorum. Eğer sana olan sevgimi sadece benim/bizim hoşlandığımız şeyleri yaptığında gösterirsem, sana olan karşılıksız ve sonsuz sevgimi anlayamayacağını biliyorum. Ben annen olarak, seni her zaman, ne yaparsan yap seveceğim, bu hep böyle ve hiç değişmeyecek! Bana öyle geliyor ki, seni hayal kırıklığına uğrattım çünkü, seni dinlemeyi ve seninle nasıl konuşacağımı bilmiyorum.

Bazen senin benim beklentilerim doğrultusunda davranmanı o kadar istiyorum ki, senin olumlu davranışlarını görmek yerine, hep yaptığın hatalara takılıyorum. Bu olumsuz bir tutum ve dar bir bakış açısı. Bu bir hata! Biliyorum ve artık aynı hataları yapmak istemiyorum. Senin hayatında beni üzen, hayal kırıklığına uğratan ya da kızdıran ne olursa olsun, ben senin yanında olup, her zaman övgüye değer hareketlerin olduğunu görmeye çalışıp, seni güzel sözlerle desteklemek ve mutlu etmek istiyorum. Kızgınlık insanları uzaklaştıran bir duygu. Çok kötü bir his bu. Uzun süre hissettiğinde yiyip bitiriyor insanı. Ben senden uzak hissetmek istemiyorum, senin de hissetmeni istemiyorum. Ben senin annenim; sana kızmak değil, seni sevgimi göstermek istiyorum. Ancak, ne kadar istersen iste, sana zararı dokunacağına inandığım bir şeyi yapmana izin vermeyecek kadar da çok seviyorum seni…

Seninle konuşmaya çalışıyorum. Fakat ne zaman konuşmaya başlasak kendimizi bir tartışmanın ortasında buluyoruz. İçimizden biri en sonunda kontrolünü kaybedip, söylemek istemediği şeyler söylüyor. Sonra ondan özür diliyoruz ve konuşmaya devam etmeye çalışıyoruz. Bazen de hiç konuşmuyoruz. Ama her iki durumda da bir şeyleri yanlış yapıyoruz. Bu beni kaygılandırıyor artık. Aynı evde yabancılar gibi olmaya başladık. Kimse kimsenin dilini bilmiyor ve ne dediğini anlamıyor sanki…

Sen küçükken seni sevdiğimi göstermek ve bunu hissettirmek daha kolaydı. Senin sevgi dilini biliyor ve kalbini sevgimle doldurabiliyordum. Bazen ebeveyn olarak görevlerimi yanlış yaptığımı düşündüğüm zamanlarda, seni sevdiğimin elle tutulur ve gerçek kanıtlarına sarılıyorum. Bu benim seninle geçirdiğim on beş yılın tamamındaki anılarım… Benim biricik, akıllı ve güzel kızım olduğunu söylediğimde bana inanır ve mutlu olurdun. Sana söylediğim tüm güzel şeyleri gözlerin heyecanla parlayarak, tüm kalbinle dinlerdin ve bu çok hoşuna giderdi. Sana sarıldığımda ve seni öptüğümde seni sevdiğimi bilir ve bunu göstermeme izin verirdin; sana iyi geceler öpücüğümü vermeden uyuyamazdın. Senin için -senin sevdiğin- bir şeyler yapmamdan mutlu olur, sana yardım etmek istediğimde ya da destek olmak istediğimde sevinir ve izin verirdin. Kendimi yararlı ve gerekli hissetmemi sağlardın. Benimle vakit geçirmekten zevk alırdım ve ne yapmak istediğini benimle paylaşırdın. Sana bir şeyler hediye etmemden mutlu olur, ne kadar küçük olsa da, sana bu hediye ile sevgimi hediye ettiğimi; sana değer verdiğimi ve seni düşündüğümü anlardın. Bütün bunları sevgi ile isteyerek yapardım. Hala da öyle hissediyorum; senin için yaptığım her şeyi Tanrı tarafından verilmiş bir armağan gibi, sana olan sevgimle isteyerek ve hiç zorlanmadan yapıyorum. Senin sevgi dilini bildiğimi sanıyordum belki de yeni bir dil öğrenmemim zamanı geldi. Hiçbir şey aynı kalmıyor. Sen büyüyorsun, ben de büyümeliyim… Eminim seni sevdiğimi biliyorsun ama bu aralar seni sevdiğimi hissetmediğini biliyorum. Sana olan sevgimi göstermek için hangi yolu- hangi dili kullanmam gerektiğini öğrenmeye çabalıyorum. Sana hak ettiğin gibi davranmak istiyorum, bu nedenle duyguların ve düşüncelerin ve benimle paylaşman çok önemli…

Bence hepimizin içinde, kendine has, sevgiyi algıladığı bir sevgi dili ve mutluluk için bunları biriktirdiği bir sevgi deposu var. Bu depo dolu olduğunda-yani hayatımızdaki önemli kişiler tarafından, kendi sevgi dilimizle, gerçekten sevildiğimizi hissettiğimizde- aynen çocukluğumuzda olduğu gibi, hayat daha güzel görünüyor. Sevgiyi hissettiğimizde, aramızdaki farklılıkları kavga etmeden, olumlu bir bakış açısıyla görürüz ve çözeriz. Fakat sevgi depomuz boş olduğunda -ya da bizimle kendi sevgi dilimizle konuşulmadığında-, sevilmek yerine reddedilme ile karşılaştığımızda, mutsuz oluruz; kavga etmeden ya da kötü sözler sarf etmeden düşünce ayrılıklarını konuşmak da gittikçe zorlaşır.

Ben hala aynı annenim ve seni aynı şekilde seviyorum. Sen hayatımdaki en güzel ve en önemli şeysin! Herkesin en çok sevgiye ve bunu duymaya ihtiyacı var, biliyorum. Çünkü benimle sevgiyle konuşmadığında veya senin tarafından sevildiğimi hissetmediğimde, içinde birşeyler boşalıyor. Ve ben yerine başka bir şey koyamıyorum. Bu aralar bu sevgi deposu çok hızlı boşalıyor. Ama ben böyle olmak/hissetmek ve böyle bir anne olmak istemiyorum. Anne-baba olarak bizim de kendimize ait sevgi depolarımız var. Önceki yıllarda sen bizimle, bizim sevgi dilimizle konuşur ve bize sevildiğimizi/önemli olduğumuzu hissettirirdin. Ama şimdi bizim sevgi depolarımızda aynı şekilde dolmuyor… Ve bu senin gözünde, şu anda olduğumuz gibi sağlıksız bir davranış göstermeme/göstermemize neden oluyor!

Çocukken bizden gördüğün sıcak sevginin güvenli kollarında, sevgi depon dopdolu yaşarken, büyüdükçe ruhunda patlamaya başlayan, iyi niyetle yaptığımızı zannettiğimiz olumsuz davranışlar ya da hataların oluşturduğu bombalar yüzünden, senin de sevgi deponda çatlaklar var biliyorum. Senin sevgi depon da boşalıyor belki de… 

Çok üzgünüm annem, şu anda sana söylemek istediğim şey benim için çok önemli; “Seni çok seviyorum!”. Sen hayatımın neşe kaynağısın. Sen bana yabancı gibi olduğunda ve sana uzak olduğumda mutsuzum… Seni mutsuz etmek de istemiyorum. Sadece herşeyin yolunda olduğundan emin olmak istiyorum. Sen benim için önemlisin, her zaman seninleyim, seninle her zaman ilgilleniyorum ve ilgilenmeye devam edeceğim.

İçinde gelişmekte olan, ailenden-bizden- bağımsız olma duygusunun kin yerine sevgi dolu bir ortamda yeşereceğine inanıyorum. Sevgi bir seçim işidir. Eğer sen de beni-bizi- sevmeyi, bunu da bizim sevgi dilimizle ifade etmeyi seçersen çözümün bir parçası olurusn. Bunu tek başıma yapamam, yapamadığımı gördüm; sana ve sevgine en az senin kadar ihtiyacım var.

Bundan sonraki yıllar hayatımızın en iyi yılları olabilir. Üniversite okumak için evden ayrıldığında bizi “özleyebilirsin” bile. Bu umarım senin de hoşuna gider. İnan benim hoşuma giderdi!

SENİ ÖZLEDİM KIZIM VE SANA BİR SORUM VAR


Bu aralar çok düşünüyorum. Geceler ve gündüzlerim, kızımın benim için ne kadar önemli olduğunu ve seni ne kadar özlediğimi düşünerek geçiyor. Anne olarak iki büyük arzum var, seni sevmek ve senin tarafından sevilmek. Oysa şu an, mutsuz, yalnız ve yanlış anlaşılmış hissediyorum!

Son zamanlarda hayatımda bazı değişiklikler yapmam gerektiğini düşünüyorum. Nasıl daha iyi bir eş, sana daha iyi bir anne ve daha mutlu bir insan olabilirim diye kafa yoruyorum. Nerede hata yaptığımı bulmak ve düzeltmek istiyorum. Mükemmel bir anne olmadığımı ve doğru davranmadığımı fark ettim. Niyetim her zaman iyi olsa da, bazen seni kıracak şeyler yaptım ya da sana kötü şeyler söyledim. Her şeyi, her ne kadar içten ve sadece senin iyiliği için yapsam da, seni yetiştirirken yanlış bir yol seçtiğimi fark ettim ve bundan pişmanım. Ayrıca bana her ihtiyacın olduğunda, yanında olduğumu hissettiğini sanmıyorum. Daha doğrusu, bana hiç ihtiyacın yokmuş gibi davrandığını hissediyorum ve bu beni çok kırıyor. Çünkü sana ve sevgine, senin ihtiyacın olduğu kadar –belki de daha çok-benim ihtiyacım var…

Bütün bunları anladıktan ve kabullendikten sonra, seni içinde bulunduğun bu evrede iyi yetiştirebilmek için ve sonrasında mutlu bir birey olman için öğreneceğim çok şey olduğunu biliyorum. Her ne olursa olsun, seni her zaman çok seveceğim, çünkü ben senin annenim…

Sana karşı dürüst olmak istiyorum. Bu süreçte mükemmel olamayabilirim ama hata yaptığımda özür dileyeceğim ve tekrar deneyeceğim, çünkü niyetim kötü değil. Seninle net bir iletişim kurarak ve yardımlaşmada bulunarak, bu konuda beraber yol almayı öğrenmek istiyorum. Ben sana yetişkinliğe adım atan bir genç kız gibi davranmak istiyorum, bu nedenle duyguların ve düşüncelerin benim için çok önemli. Bu biraz zaman alacak ve hepimiz bazen tökezleyeceğiz, fakat senin hak ettiğin ebeveynler olmak için üzerime düşen her şeyi yapacağım.

Şimdi sana ciddi bir soru sormak istiyorum. Sana göre ilişkimiz nasıl daha iyi olabilir? Eğer ben de bir şeyi/şeyleri değiştirmek isteseydin, neyi değiştirirdin?  Bunu benimle paylaşman çok hoşuma gider. Böylece ben de bu konuda düşünür ve kendime geliştirebilirim.

Tabii ki duygularını ve düşüncelerini kendine saklam hakkın var. Bu senin seçimin. Ancak konuşmak istediğinde ben burada, hep yanındayım. Canını sıkan şeyleri, sevinçlerini, kaygılarını, duygu ve düşüncelerini benimle paylaşabileceğini ve sana yardım edeceğimi bilmeni istiyorum.

Şimdi de benim bu konudaki düşüncelerimi ve duygularımı öğrenmek ister misin? Cevabın “Hayır” ise, bu yazdıklarımın devamını okuma canım. Ne zaman istersen? Ben buradayım!

18 Mayıs 2012 Cuma

BEN BABAMI ÖZLEDİM...


Bugün iki sene bitti; Arsız ölüm, Sessiz ölüm, Hırsız ölüm, Babamı koparalı benden!
Bu tarifsiz hüzün ve özlem, yine aynı günde, damla damla yağmur olup iniyor yüreğime, bedenime ve canıma... Seni çok, ama pek çok özledim babacığım...

Yine rahmet olup iniyorsun yanımıza damla damla, ardında gülümseyen yüzün ve sevgi dolu sıcacık kalbin gibi güneşinle... Sen baharımsın benim, yeniden başlama umudum, yeşerme ve çiçeklenme sebebim... Karanlığımı aydınlatmak, umutsuzluğumu gidermek, hüznümü azaltmak ve acımı dindirmek için, bulutların arkasına saklanmayan parlak bir güneşle, hafif bir rüzgarla ve ılık bir serpintiyle okşuyorsun başımı ve öpüyorsun gözlerimi... Eğer duymazsam seni, hissedemezsem varlığını diye, arada gürlüyorsun hafifçe, bak buradayım kızım diye...



Yarın yanındayım, seni ziyarete geleceğim babacığım. Başucunda sana dualar edecek, çiçeklerle örteceğim üstünü... Sahi, sen en çok hangi çiçeği seversin babacım? Hakkında ne çok şeyi öğrenemeden gittin, daha ne çok şey vardı sana soracağım ve bana anlatacağın. Sen hep babamdın benim, senin ayrı bir birey olduğun, senin de hayallerin, hayal kırıklıkların, en sevdiklerin ve vazgeçtiklerin olduğu hiç aklıma gelmezdi. Ama eminim vardı, şimdi anlıyorum. 

Ben en çok nergisleri severim, sen de seversin eminim. Sen Yaradanın her yarattığını seversin bilirim, yarın sana nergis getireyim babacım...


12 Mayıs 2012 Cumartesi

KIRK DÖRT NEDİR?



Bugün hayatımın 44. yılı bitiyor ve 45. yılı başlıyor. Hani derler ya, nasıl geçti yıllar hiç anlamadım. Ben buna katılmıyorum, ben her geçen anı, günü ve yılı daha dünmüş gibi hatırlıyorum ve nasıl yaşandı biliyorum... Geriye dönüp baktığımda bu yolda yaşananlar-yaşanmadan bitenler, kayıplar-kazançlar, hatalar-başarılar, acılar-mutluluklar, başarılar-başarısızlıklar, hep benimle ve hala taşıyorum hepsini... Sil baştan başlamak gerekse,  hayatı sıfırla ve yeniden başla deseler, yine aynı hayatı yaşardım sanırım. 

Ama bugünlerde içimden bir ses diyor ki; yaşamında seni mutsuz eden şeyleri değiştir artık. Yaşamında yeni mutluluklara, başlangıçlara, umutlara yer açmak için, eskiyi boşalt. Biliyorum, bu o kadar kolay değil, hatta acı verici...Yılların acı ve tatlı birikimlerini bırakmak, atmak ve bir daha geri dönüp bakmamak zor geliyor insana. Belki de artık tutunacak bir şeyim olmadığını, yalnız olduğumu ve her şeyi yitirmiş olma duygusunu yaşamak beni korkutan. Eskilerden temizlenip, yenilenmek, arınmak isterken, kendimi kaybolmuş ya da hiç var olmamış gibi hissedersem diye korkuyorum. 

Şu anda her şey bitmiş, hiç bir şeyin anlamı yok gibi gelse de; dibi bucağı olmayan bir boşluğa düşüyormuş gibi hissetsem de, yaşam devam ediyor ve bu boşluğun da bir sonu var. Tekrar yukarı çıkabilmek için dibi boylamam gerekiyor belki de. Böylece her şeyden arınmış ve tamamen boş olana kadar dayanmam ve yeniden başlamam gerekiyor.

Belki o zaman beni seven, bana değer veren, benim sevdiğim ve benim değer verdiğim mutlu bir yaşam yeniliğinde ve gerçekliğinde her şeye yeniden başlayabileceğim. Ve yeniden aynı küçük bir çocuk gibi, yaşamın harikalığını, içerdiği sonsuz fırsatları, eşsizliğini hissederek, keyfini çıkarabilirim. 


6 Nisan 2012 Cuma

KIZIMA MEKTUP


Benim canım, canımın içi kızım,

Sen benim tek evladım, biricik kızım olsan da, senin ayrı bir birey, tek ve benzersiz bir canlı olduğunu daha doğduğun gün bildim ve kabul ettim. Bizim toplulumumuzdaki sosyal yaşamda alışılagelmiş düşünce kalıpları dışında esnek, modern ve sağlıklı bir ortamda yetişmeni istedim. Sana da her zaman söylediğim gibi mutlu ve sağlıklı bir insan olman hep önceliğim oldu. Tabii ki bu sadece dilemekle olmuyor; her şeyde olduğu gibi emek harcamak ve yaptıklarının bilincinde olmak gerekiyor.

Ben çok iyi eğitimli ve zengin bir ailede büyümedim. Benim annem ve babam da, her anne ve baba gibi, evlatlarını çok sevdiler ve iyi yetişmemiz için ellerinden geleni, bildikleri en iyi yöntemlerle yaptılar. Ama hep bir başka hissetim ben kendimi; çünkü ailem daha özel, daha değerli ve daha sevilen bir çocuk olduğumu hissettirdi bana… Duruma göre “arkadaşım”, “öğretmenim”, “sırdaşım”, gerektiğinde ise güçlü bir otorite oldular. Yanlışları ve doğruları oldu, biliyorum. Her şey, her zaman benim istediğim ya da onların beklediği gibi olmadı belki de. Ama emin olduğum bir şey varsa, o da, beni çok sevdikleri ve ne dediler ya da ne yaptılarsa, hep benim için en iyisini istediklerindendi. Bunu o zaman da biliyordum, şimdi de…

Canım kızım, ben seni çok seviyorum. Bunu sana söylüyorum ve davranışlarımla hissettirdiğimi düşünüyorum. Seninle her zaman doğrudan iletişim kurdum, benimle her zaman her konuda konuşabileceğini öğretmeye çalıştım. Sana konuşmalarımla ve davranışlarımla, benim için her zaman çok değerli olduğunu,  her durumda ve her zaman senin yanında olduğumu hissettirmeye çalıştım. Kızgınlığını, mutsuzluğunu ve yanlızlık hissini görüyorum ve anlıyorum. Sana ulaşmaya ve bu duygularını kime ve niye hissettiğini anlamaya ve yardım etmeye çabalıyorum. Lütfen yavrum, duygularını doğal olarak yaşa, ancak uygun ifade etmeye çalış. Senin üzülmeme ve kendini yıpratmana dayanamıyorum. Hele bir de elimden hiçbirşey gelmeden, sadece uzaktan seyrediyor olmam çok yıpratıyor beni. Sadece sana sarılmak ve bunların geçeceğini söylemek istiyorum sana. Eğer hiçbirşey söylememi istemezsen de, sadece sarılmama izin ver…

Herkesin ihtiyaçları var; bu ihtiyaçların karşılanmaması insanı derinden etkiler. Yaşamak, büyümek ve mutlu olmak için neye ihitiyacımız varsa onu ister ve bekleriz. En büyük ihtiyacımız sevgi, öncelikle bunun karşılanması gerekiyor. Sen küçükken her şey daha kolaydı. İhtiyaçlarını biliyordum; sevgi ve ilgim sana yetiyordu. Elimden geldiğince, gücüm yettikçe, sana sevgimi, ilgimi, şefkatimi, anlayışımı, özenimi ve doğru bildiklerimi verdim. Ama kendi değerinin farkında olmanı da öğretmeye çalıştım sana. Kendini sevmeni, kendi değerini, önemini ve farklılığını hissetmeni istiyorum. Sen değerlisin benim için, hem de hayatımda hiç kimsenin olmadığı kadar.

Bu yüzden ben sana değerli olduğunu, bana her zaman güvenebileceğini, kendini bana yakın hissetmeni ve bana her zaman danışabileceğini söylüyorum. Bunu çok istiyorum annecim. Eğer bir aile olarak bunları birlikte yaşar ve dayanışma içinde olursak, mutlu olacağımıza inanıyorum.

Bazen evdeyken, kendini buraya ait hissetmiyorsun; bizim için değerli ve önemli olduğun duygusunu yaşamıyor; yanımızda kendini güven içinde hissetmiyorsun duygusuna kapılıyorum. Belki de bu yüzden kendini sadece arkadaşlarınla ve bizim dışımızdaki insanlarla rahat hissediyormuşsun gibi davranışlarda bulunuyorsun. Biliyorum ki bizim dışımızda da bir dünyan var, olmalı da… Olması gereken, sağlıklısı da bu. Arkadaşlarınla ve diğer insanlarla birlikte vakit geçirmen için seni her zaman destekler ve yanında oluruz. Ama bizimle de ol istiyorum. Eskisi gibi sarılarak film ve dizi seyredelim. Yastığını al ve yanıma gel… Zaten birlikte geçireceğimiz ne kadar zamanız kaldı ki şimdien… Çok çabuk büyüyor ve ellerimizden kayıp gidiyorsun güzel kızım. Daha vaktimiz varken sana doyayım, sevip, sarılayım ve birlikte güzel anılar paylaşayım istiyorum. Her fırsatta bizim yanımızda olmamak, bizimle vakit geçirmemek ve bizimle hiçbir şey paylaşmamak istemen, beni hep bir yerlerde yanlış birşeyler yaptığımı düşünmeme ve kendimi mutsuz/yetersiz hissetmeme neden oluyor. Bu bizi çok üzüyor. Farkında mısın? Sen mutsuzsan, biz de mutsuzuz; bizim için bu kadar önemli ve değerlisin bil !
Aynı senin ihtiyaçların gibi benim de- bizim de- ihtiyaçlarım var. Annen ve baban olarak, senin için değerli ve önemli olduğumuz duygusunu almak da bizim için çok önemli. Birlikte güven ve dayanışma duygusu içinde olmamız çok önemli. Sana her yakınlaşma ve sevgi gösterdiğimizde bizi itiyorsun. Bunu anlamakta çok zorluk çekiyorum. Bunun sonucunda kendime olan değer duygum kayboluyor. Senin için önemli olmadığım, değersiz olduğum duygusu beni her geçen gün yiyip bitiriyor. Bana hiçbir konuda güven duymadığın duygusunu hissediyorum. En basitinden senin sağlığın için gerekli olduğuna inandığım ve yaptığın zaman faydasını göreceğini bildiğim basit önerilerime bile güvenmediğini farkettiğimde, çok sarsılıyorum. Senin için her zaman en iyisini, en güzelini ve sağlıklısını istiyorum.  Neden senin mutlu ve sağlıklı olmanı istediğime güvenmiyorsun, bana inanmıyor musun? Eğer öyleyse mutlaka bir sebebi vardır. Senin bana olan inancını ve güvenini yitirmene nasıl sebep oldum? Lütfen bana yardım et! Sana tekrar yakın olmam, senin için önemli ve değerli olmam, karşılıklı güven ve dayanışma duygusu içinde olmamız için ne yapmam gerektiği, nasıl davranmam gerektiğini söyle bana annecim. Böylece seni anlayabileyim ve belki de sebepsiz yere yaşadığım üzüntü ve kaygılardan kurtulayım. Sen bana yaklaşırsan ve seni sevmeme izin verirsen, bu dünyada beni hiçbirşey yıkamaz ve üzemez.

Seni çok seviyor ve seninle gurur duyuyorum. Senin iyi, sağlıklı ve mutlu bir insan olmam benim için en büyük mutluluk ve yaşam sebebim. Bu yaşlarımız ve bu günlerimiz geçecek biiyorum. Ama bunu bizim dışımızda başka hiçbir kimsenin yapamayacağını ve bizim sayemizde olacağını da biliyorum. İşte bu büzden, birbirimizi olduğu gibi kabul edip, sevip destekleyerek mutlu yaşayalım istiyorum. Mutlu ol istiyorum, canım kızım…  Sana güveniyorum ve kendin için en doğru olanı yapacağına her zaman inanıyorum.

Yaşamın çok güzel, neşeli ve çoşkulu bir serüven olsun istiyorum. Yaptığın şeylerden zevk alırsan, senin için bir yük olmayacaklar inan. Hayata hep neşe ile bakmaya çalış ve küsme ki, hayat seni ezmesin. Kızgınlınlığın, gerginliğin, kaygın ve tedirginliklerin olacak tabii ki. Ama bu duygularını uygun bir şekilde yaşa ve hakkını savun. Her zaman ne istediğini bil ve bunu sözle, konuşarak, tartışarak, diyalog yoluyla anlat. Neşesiz, küskün, asık suratlı, kızgın, gergin ve saldırgan bir insan olmak, isteklerine ulaşmanı sağlamak yerine, hayatını zorlaştırır inan.

Her nerede olursan ol, her ne yaparsan yap, kaç yaşına gelirsen gel, seni sevip, kollamak; tüm acılara ve üzüntülere karşı seni korumak; sana hep kendini güvende ve sevgi içinde hissedeceğin bir kucak olarak, ben hep senin yanında –kalbinde ve aklında- olacağım. Bunu sakın unutma!

Seni çok seven annem…