HAKKIMDA

GÖKÇEADA, EGE 'de bir yer, Türkiye
Kırkından sonra önceliklerini yeniden belirleyerek, sevgiyi, iyiliği, huzuru ve güzellikleri seçen, mutlu, umutlu, çok seven ve çok sevilen bir boğa kadını... Dünyadaki yerini bilen, yaşananları ve yaşamayı istediklerini unutmamaya ve unutturmamaya kararlı inatçı bir boğa kadını...

GÖKÇEADA

GÖKÇEADA
En güzel dostlukların, denizin ve rüzgarın adası

30 Ekim 2010 Cumartesi

Hurri ile Şerri

An gelir üstümüzde nefret, hırs, öfke, şiddet ve iktidarın yıprattığı, eskimiş, kirlenmiş ve bize hiç yakışmayan bir elbise gibi durur hayat... Bu elbiseden kurtulmak ve kendimize yakışan yeni birşeyler isteriz... Ve bir gün hayatın çirkinliğinden kaçmak, yeniden kendimizi güzel, sevgi ve yaşam dolu hissetmek için birşeylere ihtiyaç duyarız. İçimdekileri yazmak bana yakışan, yeni ve rengarenk bir kıyafet bulmama yardım edecek diye umuyorum...

Buradan biryerlere varmak için önce korkularıma ve kaygılarıma baktım. Üzüntünün olduğu yerden, kayıplarıma baktım. Kayıp yaşandı, kaygı sonlandı. Önce üzüntü, nefret, öfke ve kırgınlık vardı şimdi sadece üzüntü kaldı elimde. Bu o kadar kötü değil, hatta tekamüle giden yolda iyi bir arkadaş bile olabilir bana...

Aslında gerçek sondan değil, son'un öncesinden ve sonrasından korktum. Korkutucu olan ölüm-gitmek-terketmek değil, ölüm fikri... Giden ve bitenin ardından gelecek "Şimdi ne olacak? Nerede o? Ben neredeyim? sorularına cevap verememek ya da cevaptan memnun olmayacağından korkmak.  "Olacak diye korktuğumuz şeylerin çoğu zaten korktuğumuz için olanlardır." demiş akıllı birisi... Kaybı bilmek, onu düşünmek ve bir anlamda kabul etmek başka ve yüksek hale getirir bizi ve yaşamla ilişkimizi. Kaybına dair bilgimiz olmayan birine ve birşeye bağlanamayız ve sevemeyiz. Kendi hayatımıza da böyle bakamazsak eğer, hep korkuyla ve bize yakışmayan bir elbiseyle tamamlarız bize verilen o güzelim hayatı.

Okumak ve yazmak hep, bir oyun bahçesinde, istediğim gibi oynayabilmekti benim için...Ruhumu kanatlandıran, kalbime cesaret ve sevgi pompalayan, içimdeki zehri kimseyi -özellikle kendimi-zehirlemeden panzehir olacak şekilde şişelememi sağlayan... İyi ve kötünün hep birarada olacağını, ama iyinin hep kazanacağına inanmamı sağlayan...

Hurri ve Şerri... Hititlerin önemli tanrılarından birisi olan fırtına tanrısı Taşup'un iki boğası...

Hurri, gündüzü simgeliyor, yani aydınlığı ve iyiliği. Kuyruğu sağ ayağına yapışık. Şerri, geceyi simgeliyor, yani karanlığı ve kötülüğü. Kuyruğu ise sol ayağına yapışık... Dönemin inancını sembolize eden iki tarihi eser. Gece ve gündüz. İyilik ve kötülük. Dönemin dinsel değerlerine göre sağ ve sol...

Çocukluğumda öğretti annem ve babam bana, sağ omuzumda sevaplarımı yazan bir melek, sol omuzumda ise günahlarımı yazan bir melek olduğunu... Tüm hayatım boyunca benimle birlikte olacaklarını ve herşeyi yazacaklarını biliyorum. Hayır ve şer hep birarada... Biri olmadan diğeri olmuyor hayatta.

Umarım bütün yaşadığım şer'ler hayır'dır...

1 yorum:

  1. Göbeklitepe ile ilgili Google da hayr ve şer rin Hurri ve Şerri ile bağlantısını ararken sitenize rastladım...çok güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık...

    YanıtlaSil