Cevabın “Evet” ise, inan çok sevindim. Bil ki
konuşmak için yeni bir tarz yaratmaya çalışıyorum. Bundan böyle kelime
dağarcığımdan seni kötü şekilde eleştiren, kıran, üzen, sert veya olumsuz
sözcükleri yok etmek istiyorum. Sana kötü şeyler söylemek istemiyorum. Seni
anlamak istiyorum. Çünkü seni seviyorum ve yeniden başlamak istiyorum. Aynı
zamanda senin de benim duygu ve düşüncelerimi anlamanı istiyorum.
Sana neden böyle hissettiğimi ve
davrandığımı açıklayayım ister misin? Ebeveynler olarak tutumlarımızdan biz
sorumluyuz, biliyorum. Eğer sana olan sevgimi sadece benim/bizim hoşlandığımız
şeyleri yaptığında gösterirsem, sana olan karşılıksız ve sonsuz sevgimi
anlayamayacağını biliyorum. Ben annen olarak, seni her zaman, ne yaparsan yap
seveceğim, bu hep böyle ve hiç değişmeyecek! Bana öyle geliyor ki, seni hayal
kırıklığına uğrattım çünkü, seni dinlemeyi ve seninle nasıl konuşacağımı
bilmiyorum.
Bazen senin benim beklentilerim
doğrultusunda davranmanı o kadar istiyorum ki, senin olumlu davranışlarını
görmek yerine, hep yaptığın hatalara takılıyorum. Bu olumsuz bir tutum ve dar
bir bakış açısı. Bu bir hata! Biliyorum ve artık aynı hataları yapmak
istemiyorum. Senin hayatında beni üzen, hayal kırıklığına uğratan ya da
kızdıran ne olursa olsun, ben senin yanında olup, her zaman övgüye değer
hareketlerin olduğunu görmeye çalışıp, seni güzel sözlerle desteklemek ve mutlu
etmek istiyorum. Kızgınlık insanları uzaklaştıran bir duygu. Çok kötü bir his
bu. Uzun süre hissettiğinde yiyip bitiriyor insanı. Ben senden uzak hissetmek
istemiyorum, senin de hissetmeni istemiyorum. Ben senin annenim; sana kızmak
değil, seni sevgimi göstermek istiyorum. Ancak, ne kadar istersen iste, sana
zararı dokunacağına inandığım bir şeyi yapmana izin vermeyecek kadar da çok
seviyorum seni…
Seninle konuşmaya çalışıyorum.
Fakat ne zaman konuşmaya başlasak kendimizi bir tartışmanın ortasında
buluyoruz. İçimizden biri en sonunda kontrolünü kaybedip, söylemek istemediği
şeyler söylüyor. Sonra ondan özür diliyoruz ve konuşmaya devam etmeye
çalışıyoruz. Bazen de hiç konuşmuyoruz. Ama her iki durumda da bir şeyleri
yanlış yapıyoruz. Bu beni kaygılandırıyor artık. Aynı evde yabancılar gibi
olmaya başladık. Kimse kimsenin dilini bilmiyor ve ne dediğini anlamıyor sanki…
Sen küçükken seni sevdiğimi
göstermek ve bunu hissettirmek daha kolaydı. Senin sevgi dilini biliyor ve
kalbini sevgimle doldurabiliyordum. Bazen ebeveyn olarak görevlerimi yanlış
yaptığımı düşündüğüm zamanlarda, seni sevdiğimin elle tutulur ve gerçek kanıtlarına
sarılıyorum. Bu benim seninle geçirdiğim on beş yılın tamamındaki anılarım…
Benim biricik, akıllı ve güzel kızım olduğunu söylediğimde bana inanır ve mutlu
olurdun. Sana söylediğim tüm güzel şeyleri gözlerin heyecanla parlayarak, tüm
kalbinle dinlerdin ve bu çok hoşuna giderdi. Sana sarıldığımda ve seni
öptüğümde seni sevdiğimi bilir ve bunu göstermeme izin verirdin; sana iyi
geceler öpücüğümü vermeden uyuyamazdın. Senin için -senin sevdiğin- bir şeyler
yapmamdan mutlu olur, sana yardım etmek istediğimde ya da destek olmak
istediğimde sevinir ve izin verirdin. Kendimi yararlı ve gerekli hissetmemi
sağlardın. Benimle vakit geçirmekten zevk alırdım ve ne yapmak istediğini benimle
paylaşırdın. Sana bir şeyler hediye etmemden mutlu olur, ne kadar küçük olsa
da, sana bu hediye ile sevgimi hediye ettiğimi; sana değer verdiğimi ve seni düşündüğümü
anlardın. Bütün bunları sevgi ile isteyerek yapardım. Hala da öyle
hissediyorum; senin için yaptığım her şeyi Tanrı tarafından verilmiş bir
armağan gibi, sana olan sevgimle isteyerek ve hiç zorlanmadan yapıyorum. Senin
sevgi dilini bildiğimi sanıyordum belki de yeni bir dil öğrenmemim zamanı
geldi. Hiçbir şey aynı kalmıyor. Sen büyüyorsun, ben de büyümeliyim… Eminim
seni sevdiğimi biliyorsun ama bu aralar seni sevdiğimi hissetmediğini
biliyorum. Sana olan sevgimi göstermek için hangi yolu- hangi dili kullanmam
gerektiğini öğrenmeye çabalıyorum. Sana hak ettiğin gibi davranmak istiyorum,
bu nedenle duyguların ve düşüncelerin ve benimle paylaşman çok önemli…
Bence hepimizin içinde, kendine
has, sevgiyi algıladığı bir sevgi dili ve mutluluk için bunları biriktirdiği
bir sevgi deposu var. Bu depo dolu olduğunda-yani hayatımızdaki önemli kişiler
tarafından, kendi sevgi dilimizle, gerçekten sevildiğimizi hissettiğimizde- aynen
çocukluğumuzda olduğu gibi, hayat daha güzel görünüyor. Sevgiyi
hissettiğimizde, aramızdaki farklılıkları kavga etmeden, olumlu bir bakış
açısıyla görürüz ve çözeriz. Fakat sevgi depomuz boş olduğunda -ya da bizimle
kendi sevgi dilimizle konuşulmadığında-, sevilmek yerine reddedilme ile
karşılaştığımızda, mutsuz oluruz; kavga etmeden ya da kötü sözler sarf etmeden
düşünce ayrılıklarını konuşmak da gittikçe zorlaşır.
Ben hala aynı annenim ve seni
aynı şekilde seviyorum. Sen hayatımdaki en güzel ve en önemli şeysin! Herkesin
en çok sevgiye ve bunu duymaya ihtiyacı var, biliyorum. Çünkü benimle sevgiyle
konuşmadığında veya senin tarafından sevildiğimi hissetmediğimde, içinde
birşeyler boşalıyor. Ve ben yerine başka bir şey koyamıyorum. Bu aralar bu
sevgi deposu çok hızlı boşalıyor. Ama ben böyle olmak/hissetmek ve böyle bir
anne olmak istemiyorum. Anne-baba olarak bizim de kendimize ait sevgi
depolarımız var. Önceki yıllarda sen bizimle, bizim sevgi dilimizle konuşur ve
bize sevildiğimizi/önemli olduğumuzu hissettirirdin. Ama şimdi bizim sevgi
depolarımızda aynı şekilde dolmuyor… Ve bu senin gözünde, şu anda olduğumuz
gibi sağlıksız bir davranış göstermeme/göstermemize neden oluyor!
Çocukken bizden gördüğün sıcak
sevginin güvenli kollarında, sevgi depon dopdolu yaşarken, büyüdükçe ruhunda
patlamaya başlayan, iyi niyetle yaptığımızı zannettiğimiz olumsuz davranışlar
ya da hataların oluşturduğu bombalar yüzünden, senin de sevgi deponda çatlaklar
var biliyorum. Senin sevgi depon da boşalıyor belki de…
Çok üzgünüm annem, şu anda sana
söylemek istediğim şey benim için çok önemli; “Seni çok seviyorum!”. Sen
hayatımın neşe kaynağısın. Sen bana yabancı gibi olduğunda ve sana uzak
olduğumda mutsuzum… Seni mutsuz etmek de istemiyorum. Sadece herşeyin yolunda
olduğundan emin olmak istiyorum. Sen benim için önemlisin, her zaman
seninleyim, seninle her zaman ilgilleniyorum ve ilgilenmeye devam edeceğim.
İçinde gelişmekte olan,
ailenden-bizden- bağımsız olma duygusunun kin yerine sevgi dolu bir ortamda
yeşereceğine inanıyorum. Sevgi bir seçim işidir. Eğer sen de beni-bizi-
sevmeyi, bunu da bizim sevgi dilimizle ifade etmeyi seçersen çözümün bir
parçası olurusn. Bunu tek başıma yapamam, yapamadığımı gördüm; sana ve sevgine
en az senin kadar ihtiyacım var.
Bundan sonraki yıllar hayatımızın
en iyi yılları olabilir. Üniversite okumak için evden ayrıldığında bizi
“özleyebilirsin” bile. Bu umarım senin de hoşuna gider. İnan benim hoşuma
giderdi!